Hizmet Akdiyle ve ya
Kendi Nam ve Hesabına Bağımsız Çalışan Sigortalıların Tabi Olduğu Kısa Vadeli
Sigorta Hükümleri
1)İŞ KAZASI
1.1 Tanımı ve
Kapsamı
İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan
hal ve durumları sonucunda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan
bedenen ya da ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanabilir.
‘’MADDE 13- İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.’’ (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1.htm)
Maddeden anlaşılacağı üzere bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, kazayı geçiren kişinin sigortalı olması, sigortalının işyerinde ve ya işyerinden sayılan yerlerde bulunması, olayın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelmesi, kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması, kaza sonucu bedence veya ruhça özre uğraması ve bu unsurların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak iş kazası işin yürütümü sırasında meydana gelen olayı ifade etmekte ise de, yapılan işle ilgisi olmayan bazı hal ve durumlarda meydana gelen olayları da kapsamaktadır.
Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayların yapılan işle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası sayılması gerekmektedir. Bu bakımdan sigortalıların avluda yürürken düşmesi, dinlenme saatinde top oynarken ayağının burkulması, bahçede meyve ağacından meyve toplarken düşmesi, tarlada çalışır iken traktör ile kaza geçirmesi, yemek yerken elini kesmesi, dinlenme odasında dinlenirken sobadan zehirlenmesi, işyerinde intihar etmesi, işyeri sınırları içinde bulunan havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, araçlarla çalışanların bu araçlarda geçirecekleri kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Ancak örneğin maden işletmeleri, kara yolları, demir yolları gibi işletmelerde çalışanların esas işini gördüğü yerden tamamen ayrı bir bölgede ve işin yürütümü ile ilgili olmaksızın bulunduğu sırada meydana gelen bir kazanın, olayın sadece işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden dolayı iş kazası sayılmasına imkân bulunmamaktadır. Diğer taraftan, dışarıdan bir etki veya herhangi bir olayla ilgili olmaksızın işyerinde geçirdiği bir kalp krizi veya başka bir hastalık nedeniyle vefat eden sigortalının ölümünün iş kazası olarak kabulüne imkân bulunmamaktadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılanlar bakımından “işveren tarafından yürütülmekte olan iş” ifadesiyle, sigortalının işyerinde veya işyeri dışında meydana gelen kazanın işverenin görevlendirmesi veya işin niteliği gereği yapıldığı sırada karşılaşabileceği kaza riskine karşı teminat altına alınmaktadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan sigortalıların işyeri dışında yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazaların iş kazası sayılacaktır. Kasaphane işyeri işleten sigortalının getirilen etleri almak için işyeri dışına çıktığında bir aracın kendisine çarpması, marangoz atölyesi işleten sigortalının işyeri dışında mutfak dolabı monte ederken ayağına parçalardan birinin düşmesi sonucu yaralanması ya da tarlasına giderken yolda traktörü ile kaza geçirmesi gibi kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazaların iş kazası sayılması gerekmektedir. Burada göz önünde bulundurulması gereken husus, meydana gelen kazanın işverenin sigortalıya vermiş olduğu görevle ilgili olup olmadığı, görevin yapılması için geçen süre içinde meydana gelip gelmediğinin tespitine bağlı bulunmaktadır. İşveren tarafından, işyerinde çalışan bir sigortalının işverenin evindeki bir malzemeyi almak üzere görevlendirilmesi halinde işverenin evine sigortalının gidip gelmesi sırasında uğradığı olayların iş kazası sayılması gerekmektedir.
Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda geçirdiği kazalar da iş kazası sayılmaktadır. Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinin (a) ve (g) bentlerinde sayılan sigortalıların, 4857 sayılı İş Kanununun 74 üncü maddesine istinaden bir yaşına kadar, çocuklarını emzirmeleri için bu Kanunda belirtilen sürelerde sigortalının işveren tarafından ayrılan emzirme odasında veya çocuğun bulunduğu yer ile bu yere gidiş geliş sırasında ve emzirme sürelerinde geçirdiği kazalar iş kazası sayılacaktır.
Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır. Burada önemli olan işverence sağlanan bir taşıtın bulunması ve sigortalıların işin yapıldığı yere getirilip götürülmeleri keyfiyetidir. İşverenin kiraladığı bir minibüs veya işyerine ait servis aracı ile sigortalıların sabah evlerinden işyerine, işin bitiminde de işyerlerinden evlerine getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelen trafik kazası, tam olarak durmamış araçtan sigortalının inerken düşerek yaralanması veya araç içinde herhangi bir nedenle meydana gelen olay iş kazası sayılması gerekmektedir. Ancak, sigortalının işe gitmek için bindiği servis aracından indikten sonra yolun karşı tarafında bulunan işyerine geçmek için yolu geçerken uğradığı trafik kazası, sigortalının getirilip götürülme hali sona ermesi nedeniyle iş kazası sayılamayacaktır.
1.2 Bildirilmesi
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalılar (yani ‘Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’) ile 5 inci maddesinin (a), (b), (c) ve (e) bendinde sayılan sigortalıların, (yani hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların, aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrencilerin, Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerlerin ve Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanların)[1] iş kazası geçirmeleri halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma kazadan sonraki üç işgünü içinde; Ek 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalıştırılan sigortalıların ise kendilerince veya işverenlerince kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir.
‘’MADDE 13- İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.’’ (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1.htm)
Maddeden anlaşılacağı üzere bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, kazayı geçiren kişinin sigortalı olması, sigortalının işyerinde ve ya işyerinden sayılan yerlerde bulunması, olayın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelmesi, kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması, kaza sonucu bedence veya ruhça özre uğraması ve bu unsurların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak iş kazası işin yürütümü sırasında meydana gelen olayı ifade etmekte ise de, yapılan işle ilgisi olmayan bazı hal ve durumlarda meydana gelen olayları da kapsamaktadır.
Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayların yapılan işle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası sayılması gerekmektedir. Bu bakımdan sigortalıların avluda yürürken düşmesi, dinlenme saatinde top oynarken ayağının burkulması, bahçede meyve ağacından meyve toplarken düşmesi, tarlada çalışır iken traktör ile kaza geçirmesi, yemek yerken elini kesmesi, dinlenme odasında dinlenirken sobadan zehirlenmesi, işyerinde intihar etmesi, işyeri sınırları içinde bulunan havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, araçlarla çalışanların bu araçlarda geçirecekleri kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Ancak örneğin maden işletmeleri, kara yolları, demir yolları gibi işletmelerde çalışanların esas işini gördüğü yerden tamamen ayrı bir bölgede ve işin yürütümü ile ilgili olmaksızın bulunduğu sırada meydana gelen bir kazanın, olayın sadece işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden dolayı iş kazası sayılmasına imkân bulunmamaktadır. Diğer taraftan, dışarıdan bir etki veya herhangi bir olayla ilgili olmaksızın işyerinde geçirdiği bir kalp krizi veya başka bir hastalık nedeniyle vefat eden sigortalının ölümünün iş kazası olarak kabulüne imkân bulunmamaktadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılanlar bakımından “işveren tarafından yürütülmekte olan iş” ifadesiyle, sigortalının işyerinde veya işyeri dışında meydana gelen kazanın işverenin görevlendirmesi veya işin niteliği gereği yapıldığı sırada karşılaşabileceği kaza riskine karşı teminat altına alınmaktadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan sigortalıların işyeri dışında yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazaların iş kazası sayılacaktır. Kasaphane işyeri işleten sigortalının getirilen etleri almak için işyeri dışına çıktığında bir aracın kendisine çarpması, marangoz atölyesi işleten sigortalının işyeri dışında mutfak dolabı monte ederken ayağına parçalardan birinin düşmesi sonucu yaralanması ya da tarlasına giderken yolda traktörü ile kaza geçirmesi gibi kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazaların iş kazası sayılması gerekmektedir. Burada göz önünde bulundurulması gereken husus, meydana gelen kazanın işverenin sigortalıya vermiş olduğu görevle ilgili olup olmadığı, görevin yapılması için geçen süre içinde meydana gelip gelmediğinin tespitine bağlı bulunmaktadır. İşveren tarafından, işyerinde çalışan bir sigortalının işverenin evindeki bir malzemeyi almak üzere görevlendirilmesi halinde işverenin evine sigortalının gidip gelmesi sırasında uğradığı olayların iş kazası sayılması gerekmektedir.
Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda geçirdiği kazalar da iş kazası sayılmaktadır. Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinin (a) ve (g) bentlerinde sayılan sigortalıların, 4857 sayılı İş Kanununun 74 üncü maddesine istinaden bir yaşına kadar, çocuklarını emzirmeleri için bu Kanunda belirtilen sürelerde sigortalının işveren tarafından ayrılan emzirme odasında veya çocuğun bulunduğu yer ile bu yere gidiş geliş sırasında ve emzirme sürelerinde geçirdiği kazalar iş kazası sayılacaktır.
Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır. Burada önemli olan işverence sağlanan bir taşıtın bulunması ve sigortalıların işin yapıldığı yere getirilip götürülmeleri keyfiyetidir. İşverenin kiraladığı bir minibüs veya işyerine ait servis aracı ile sigortalıların sabah evlerinden işyerine, işin bitiminde de işyerlerinden evlerine getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelen trafik kazası, tam olarak durmamış araçtan sigortalının inerken düşerek yaralanması veya araç içinde herhangi bir nedenle meydana gelen olay iş kazası sayılması gerekmektedir. Ancak, sigortalının işe gitmek için bindiği servis aracından indikten sonra yolun karşı tarafında bulunan işyerine geçmek için yolu geçerken uğradığı trafik kazası, sigortalının getirilip götürülme hali sona ermesi nedeniyle iş kazası sayılamayacaktır.
1.2 Bildirilmesi
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalılar (yani ‘Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’) ile 5 inci maddesinin (a), (b), (c) ve (e) bendinde sayılan sigortalıların, (yani hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların, aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrencilerin, Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerlerin ve Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanların)[1] iş kazası geçirmeleri halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma kazadan sonraki üç işgünü içinde; Ek 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalıştırılan sigortalıların ise kendilerince veya işverenlerince kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir.
1
1.3 İş Kazalarının Soruşturulması
Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp
sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerekirse Kurumun denetim
ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından ve ya Bakanlık iş
müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir.
İş kazası
bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
2.MESLEK HASTALIĞI
2.1 Tanımı ve Kapsamı
Meslek hastalığı, Kanunun 14 üncü maddesinde düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasında, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple meydana gelen veya işin yürütüm şartları yüzünden uğranılan hastalık, bedensel veya ruhsal özür halleridir. Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;
-kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi,
- kurumca gerekli gördüğü hallerde, iş yerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbi sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve diğer belgelerin incelenmesi sonucunda Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur. (m14/2) (Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, AÖF,2012.s:146)
Meslek hastalığı, Kanunun 14 üncü maddesinde düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasında, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple meydana gelen veya işin yürütüm şartları yüzünden uğranılan hastalık, bedensel veya ruhsal özür halleridir. Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;
-kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi,
- kurumca gerekli gördüğü hallerde, iş yerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbi sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve diğer belgelerin incelenmesi sonucunda Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur. (m14/2) (Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, AÖF,2012.s:146)
2.1 Bildirilmesi ve Soruşturulması
5510
sayılı Kanunun 14. Maddesinin 2. Fıkrasına göre, aynı kanunun 4.maddesinin
1.fıkrasının
-(a) bendi (yani ‘Hizmet akdi
ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’) ile yine 5. Madde kapsamında bulunan
sigortalılar[2]
bakımından sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen ve ya bu durum
kendisine bildirilen iş veren tarafından, -(b) bendi kapsamındaki sigortalı
bakımından ise (yani köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın
kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar) kendi tarafından bu durumun
öğrenildiği günden başlayarak 3 iş günü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı
bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur.
Meslek
Hastalıklarının soruşturulmaları için de tıpkı iş kazalar gibi bir karara
varılabilmesi için gerekirse Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen
memurları tarafından ve ya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma
yapılabilir.
Buraya
kadar ele alınan iş kazaları ve meslek hastalıkları genellikle bir arada
kullanılan kavramlar olmasına karşın görüldüğü üzere birbirinden farklıdır.
Zira kaza zate kavram olarak da birden ortaya çıkan bir olgu iken, hastalık
hele ki meslek hastalığı zamanla oluşur. Örneğin bir dokuma montaj işçisinin
makinaya elini kaptırması ile bir maden işçisinin akciğer hastalığı oluşum
süreçleri ve yapıları itibariyle birbirinden oldukça farklıdır..
3.HASTALIK VE ANALIK SİGORTASI
3.1 Tanımları ve Kapsamları
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 15. Maddesinde bir arada düzenlenen hastalık ve
analık halleri sırasıyla; ‘Sigortalının, iş kazası ve meslek
hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar..’’ ile
‘Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin
başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik
halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili
rahatsızlık ve özürlülük halleri..’'(Bkz:5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu) olarak tanımlanmıştır.
2
Peki ama buraya
kadar kısa vadeli sigorta kolları kapsamına giren bu dört başlıkta söz konusu
durumların tanım ve kapsamlar hukuki temellerine dayandırılarak açıklanmaya
çalışıldıysa, bu gibi durumlarda sağlanan hak ve yardımlar nelerdir?
4.SÖZ KONUSU HALLERDE SAĞLANAN HAK
VE YARDIMLAR
4.1 Geçici İş Göremezlik Ödeneği
Kanunun
18.maddesinde düzenlenen bu yardıma göre;
‘’Kurumca yetkilendirilen hekim veya
sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;
a) İş kazası
veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün
için,
b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) benti, (yani Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, kamu idarelerinde kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, ve sözleşmeli olarak çalışıp 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar)[3] ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,
b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) benti, (yani Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, kamu idarelerinde kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, ve sözleşmeli olarak çalışıp 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar)[3] ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,
c) Sigortalı
kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa
vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki
sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz
haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,
d) Sigortalı
kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması
halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süreler için, geçici iş
göremezlik ödeneği verilir.’’
İş kazası,
meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek
geçici iş göremezlik ödeneği, 17. maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının
üçte ikisidir.
Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.
Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.
4.2 Sürekli İş Göremezlik Geliri
Bu
gelire hak kazanabilmesi için sigortalının iş kazası ve ya meslek hastalığı
sonucunda oluşan hastalık ve ya özürleri sebebiyle, Kurumca yetkilendirilen
sağlık kurulları tarafından meslekte kazanma gücünün en az %10 oranında azalmış
olduğunu tespit eden raporlarla ispat sağlanması gerekmektedir.
Gelirin
hesaplanması ise yine sigortalının meslekte kazanma kaybının oranına göre şekillenmektedir.
Öyle ki sürekli tam iş göremezlikte sigortalıya aylık kazancının %70 i oranında
gelir bağlanır. Öyle ki İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık
hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas
tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun olduğu tarihten, meslek
hastalığı veya hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten
önceki oniki aydaki son üç ay içinde 80 inci maddeye göre
hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün
sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu surette bulunan günlük kazanç; iş
göremezliğin başladığı veya gelirin bağlanacağı tarihten geriye
doğru oniki ay ve daha öncesine ait ise güncelleme katsayısı ile
güncellenerek hesaplanır.[4] Sigortalının
sürekli iş görmezlik geliri; geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği
tarihi, geçici işi görmezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna
girilmişse, buna ait sağlık kurulu raporu tarihini takip eden aybaşından
başlar.
4.3 Hak Sahiplerine Gelir
Bağlanması
Bir sigortalı bir iş kazası ve ya meslek hastalığı neticesinde ölmüş ise, Kanun hak sahiplerine ölüm sigortasındaki esaslara göre paylaşımı gerçekleştirilen gelir bağlanacağını düzenlemektedir. Buna göre ölen sigortalının aylık kazancının %70 i güncellenerek ölüm sigortasını düzenleyen 34.madde hükümlerine göre göre gelir
Bir sigortalı bir iş kazası ve ya meslek hastalığı neticesinde ölmüş ise, Kanun hak sahiplerine ölüm sigortasındaki esaslara göre paylaşımı gerçekleştirilen gelir bağlanacağını düzenlemektedir. Buna göre ölen sigortalının aylık kazancının %70 i güncellenerek ölüm sigortasını düzenleyen 34.madde hükümlerine göre göre gelir
4
olarak bağlanır. Bu
maddeye göre ölen sigortalının dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu
bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı
kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık
bağlanmamış olması halinde % 75'i, çocuklardan 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim
yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların, Kurum Sağlık Kurulu kararı ile
çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların, yaşları
ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul
kalan kızlarının her birine % 25'i, çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız
ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında
evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı
bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka
aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si oranında aylık
bağlanır. Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde, ana ve
babaya çalışmaması ve gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25'i
oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması, gelir veya aylık
bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın % 25'i oranında
aylık bağlanır. Ancak burada belirtmek gerekir ki hak sahiplerine bağlanacak
aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Yani bu
sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı
olarak indirimler yapılır.[5]
4.maddenin birinci fıkrasının b bendine göre sigortalı sayılanların hak
sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel
sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş
olması zorunludur.( İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu
Üniversitesi, AÖF,2012)
İş kazası ya da meslek hastalığı sebebiyle ölüm halinde hak sahiplerine Ölüm Sigortası başlığı altında düzenlenmiş Cenaze ve Evlenme Ödeneklerinin verilmesi Kanun’da (37. Madde) ön görülmüştür. Bu kanuna göre Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
İş kazası ya da meslek hastalığı sebebiyle ölüm halinde hak sahiplerine Ölüm Sigortası başlığı altında düzenlenmiş Cenaze ve Evlenme Ödeneklerinin verilmesi Kanun’da (37. Madde) ön görülmüştür. Bu kanuna göre Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
5
boşanması
halinde, bir yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz. Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya
gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden
itibaren yukarıda incelenen 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.
4.4 Emzirme Ödeneği
Analık
sigortasından sigortalı kadına ve ya sigortalı olmayan karısının doğum yapması
nedeni ile sigortalı erkeğe, 5510 saylı Kanunun 4.maddesinin birinci fıkrasının
(a) ve (b) bendleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı
gelir ve ya aylık alan kadına ya da gelir ve ye aylık alan erkeğin sigortalı
olmayan eşine her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihlerinde geçerli olan
ve Kurum Yönetim kurulunca belirlenip, Bakan tarafından onaylanan tarife
üzerinden Emzirme Ödeneği verilir.
Bu
ödenek için Kanunun 4.maddesinin (a) bendi kapsamında olanlar için doğumdan
önceki 1 yıl içinde en az 120 gün kısa vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş
olması, (b) bendi kapsamında sigortalı olanlar için ise doğumdan önceki 1 yıl
içinde kısa vadeli sigorta kolları primi yatırılmış ve genel sağlık sigortası
primi dahil prim ve pirime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması
şarttır.
Emzirme
Ödeneğine hak kazanan sigortalılardan sigortalılığı sona erenleri bu tarihten
başlamak üzere 300 gün içinde çocukları doğarsa sigortalı kadın veya eşi Analık
Sigortası haklarından yararlanacak, sigortalı erkek doğum tarihinden önceki 15
ay içinde en az 120 gün prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden
yararlandırılır.
Sonuç
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda düzenlenen Kısa Vadeli Sigorta Kolları; İş Kazası,
Meslek Hastalığı, Hastalık ve Analık Sigortalarını kapsamaktadır. Kanuna göre
İş kazası halinin oluşmuş olması için kazayı geçiren kişinin sigortalı olması,
sigortalının işyerinde ve ya işyerinden sayılan yerlerde bulunması, olayın
işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelmesi, kaza ile
sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması, kaza sonucu bedence veya
ruhça özre uğraması ve tüm bunların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.
Meslek hastalığı ise, her ne kadar İş Kazası başlığı ile birlikte anılsa da,
ondan farklı olarak; sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden
dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı
geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak
tanımlanmaktadır. Hastalık ve Analık Sigortaları ise;
‘’Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar..’’ ile ‘Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri.’’ olarak düzenlenmekte, ve bunların neticesinden doğan bir takım hak ve yardımlar ele alınmaktadır.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği, Sürekli İş Göremezlik Geliri, Hak Sahiplerine Gelir Bağlanması, Emzirme Ödeneği şeklinde sıralanan bu yardımlar ise, İş Kazası, Meslek Hastalığı, Hastalık ve Analık durumlarının ardından, doğrudan sigortalıya ve ya dolaylı olarak hak sahiplerine gelir ve haklar tanıyan düzenlemelerdir.
Kısa Vadeli Sigorta Kollarının etki alanı çok daha geçici, ve kısa süreli bir periyotta yer alırken, Uzun Vadeli Sigorta Kollarını hayatta etkisi biraz daha farklı bir boyuttadır. Zira Kısa Vadeli Sigorta Kollarına oranla çok daha daimi süreli bir takım düzenlemeleri barındırmaktadır. Bu yüzden Kısa Vadeli Sigorta Kollarının sosyal sigortalar kapsamındaki yeri ve önemini ayrıntılı kavramak, hiç kuşkusuz ki Uzun Vadeli Sigorta Kollarının da incelenmesiyle daha da mümkün olacaktır.
‘’Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar..’’ ile ‘Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri.’’ olarak düzenlenmekte, ve bunların neticesinden doğan bir takım hak ve yardımlar ele alınmaktadır.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği, Sürekli İş Göremezlik Geliri, Hak Sahiplerine Gelir Bağlanması, Emzirme Ödeneği şeklinde sıralanan bu yardımlar ise, İş Kazası, Meslek Hastalığı, Hastalık ve Analık durumlarının ardından, doğrudan sigortalıya ve ya dolaylı olarak hak sahiplerine gelir ve haklar tanıyan düzenlemelerdir.
Kısa Vadeli Sigorta Kollarının etki alanı çok daha geçici, ve kısa süreli bir periyotta yer alırken, Uzun Vadeli Sigorta Kollarını hayatta etkisi biraz daha farklı bir boyuttadır. Zira Kısa Vadeli Sigorta Kollarına oranla çok daha daimi süreli bir takım düzenlemeleri barındırmaktadır. Bu yüzden Kısa Vadeli Sigorta Kollarının sosyal sigortalar kapsamındaki yeri ve önemini ayrıntılı kavramak, hiç kuşkusuz ki Uzun Vadeli Sigorta Kollarının da incelenmesiyle daha da mümkün olacaktır.
Kaynakça
1)http://Www.Resmigazete.Gov.Tr/Eskiler/2006/06/20060616-1.Htm
2)506
Sayılı Soyal Sigortalar Kanunu Ve 4952 Sayılı Sosyal Sigortalar (Kurumu)
Kanunu, Demicioğlu, Ankara 2003
3)İş
Ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, Aöf,2012
4)Sosyal
Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, Aöf,2012
5)Sosyal
Güvenlik Kurumu Başkanlığından: Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulama Tebliği,
28 Eylül 2008 Tarihli Resmi Gazete, Sayı: 27011
6)Sosyal
Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu,
Mess Yayın,2006,
7)T.C.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı-Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü- G E N E L
G E 2011/50- Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulamaları
8)Türkiye’de
Sosyal Güvenliğin Dönüşümü, Şenay Gökbayrak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder