10 Temmuz 2014 Perşembe

GENEL SAĞLIK SİGORTASI


1.Giriş
            İsteklerine ve ekonomik güçlerine bakılmaksızın, ilerde ortaya çıkması muhtemel sağlık risklerine karşı sağlıklarının korunması ve ihtimal dahilindeki riskler halinde de masraflarının finansmanını sağlayan, toplumda adil ve etkili şekilde fayda sağlamayı amaçlayan primli bir sosyal güvenlik aracı olarak tanımlanan Genel Sağlık Sigotası’nın Türkiye’deki gelişimine baktığımızda 1968 yılında atılmış bir temel ile, o günden bugüne üzerinde gerek ulusal gerek uluslar arası çalışmalar yürütülerek bugünkü halini aldığını söylemek mümkündür. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun da sigortalı sayılanlar ile sigortalıların bakmakla yükümlü olduğu kişiler kapsam dahilindeyken, genel sağlık sigortası kapsamı dışında kalanlar da ayrıca belirtilmiştir.
            Genel sağlık sigortasının başlangıcı, tescili ve sona ermesi ile bunun kapsamında sağlanan hizmetler yine ayrı birer konu olarak bu çalışmada ele alınmaya çalışılacaktır.

2.Genel Sağlık Sigortası Nedir?
Genel Sağlık Sigortası, bireylerin isteklerine ve ekonomik güçlerine bakılmaksızın, ilerde ortaya çıkması muhtemel sağlık risklerine karşı sağlıklarının korunması ve ihtimal dahilindeki riskler halinde de masraflarının finansmanını sağlayan, toplumda adil ve etkili şekilde fayda sağlamayı amaçlayan primli bir sosyal güvenlik aracıdır.[1]
3.Genel Sağlık Sigortasının Türkiye’de Doğuşu ve Şekillenmesi
            Genel Sağlık Sigortası’nın Türkiye’de temeli, 18 Haziran 1968’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından oluşturulan bir komitenin hazırlamış olduğu ‘Genel Sağlık Sigortası Kurulması Üzerine bir Rapor’ ile atılmıştır. O dönemden bugüne kadarki olan gelişim tablosu ise şu şekildedir;

-1968 tarihli Rapor
-1961-224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun
-Beş Yıllık Kalkınma Planları
-1974-Genel Sağlık Sigortası Kanın Tasarısı
-1984-Genel Sağlık Sigortası Kanın Tasarısı
-1990-Genel Sağlık Sigortası Kanın Tasarısı
-1997-Sağlık Finansmanı Kurumu ve İşleyişi Kanun Tasarısı
-1998-Kişisel Sağlık Sigortası Sistemi&Sağlık Sigortası İdr. Başk. Kuruluş&İşleyişi Kanunu Tasarısı
-2003-Genel Sağlık Sigortası Sistemi ve Sağlık Sigortası Kurumu Kanunu Tasarısı
-2004-Genel Sağlık Sigortası Kanın Tasarısı
-2005- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı                             
 
  Kaynak: İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku AÖF,Anadolu Üniversitesi, Haziran 2009,S.307
Bu çalışmaların yanı sıra aynı periyodda ülkemizde Avustralya Sağlık Komisyonu Raporu gibi bazı yabancı kökenli çalışmalar da gerçekleşmiştir.  Ve nihai olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu(SSGSSK)31.05.2006’da kabul edilmiş, ve kanun şeklini almıştır.
 1



[1]İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku AÖF,Anadolu Üniversitesi, Haziran 2009,S.307



4. Genel Sağlık Sigortasının Kişiler Bakımından Uygulama Alanı
Genel sağlık sigortasından yararlananları;
-Genel Sağlık Sigortalısı Sayılanlar
-Genel Sağlık Sigortalısının Bakmakla Yükümlü Olduğu Kişiler                         olmak üzere 2’ye ayırmak mümkündür.
Ayrıca,
-Genel Sağlık Sigortasının Kapsamı Dışında Kalanlar’ı da belirtmekte fayda vardır.
4.1. Genel Sağlık Sigortalısı Sayılanlar
Genel sağlık sigortalısı sayılanlar; namına genel sağlık sigortası primi ödenen ve karşılığında sağlanan sağlık hizmetleri ve diğer haklardan yararlanan kişilerdir.
4.1.1.Sigortalılar
                  Hizmet Akdi ile Çalışanlar; yani işçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler, bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar, mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar, 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar, 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumî kadınlar, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlardır.
            Köy-Mahalle Muhtarları ve Bağımsız Çalışanlar; yani ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar, anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, ve tarımsal faaliyette bulunanlardır.
                  Kamu İdarelerinde Çalışanlar; yani kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi komisyonu üyeleri, Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri, Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri, kapsam dahilindeki kişi ve durumlardır.
4.1.2.İsteğe Bağlı Sigortalılar
4.1.3.Sigortalı ve İsteğe Bağlı Sigortalı olmayanların bir kısmı
            4.1.3.1.Yoksul Vatandaşlar
            4.1.3.2.Vatansızlar ve Sığınmacılar
            4.1.3.3.65 Yaş Kanunundan Aylık Alanlar
            4.1.3.4.Vatani Hizmet Tertibinden Aylık Alanlar
            4.1.3.5.Şeref Aylığı Alanlar
                        4.1.3.6.Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanmış Olanlar
                        4.1.3.7.SHÇEK Hizmetlerinden Ücretsiz Yararlananlar
                        4.1.3.8.Harp Malullüğü Aylığı ve ya Terörle Mücadele Kanunundan Aylık Alanlar
                        4.1.3.9.Köy Kanununa göre Görevlendirilen Gönüllü Korucular
                        4.1.3.10.Dünya Olimpiyat ve Avrupa Şampiyonu Sporculardan Aylık Alanlar
4.1.4.Oturma İzni Almış Yabancılar
4.1.5.İşsizlik ve Kısa Çalışma Ödeneğinden Yararlananlar
4.1.6.Sosyal Güvenlik Kurumlarından Gelir ve Aylık Alanlar
4.1.7.Genel Sağlık Sigortalısı Sayılanlar arasında özel olarak belirtilmemiş ve başka bir ülkede sağlık sigortası hakkı bulunmayanlar
4.2. Genel Sağlık Sigortalısının Bakmakla Yükümlü Olduğu Kişiler
Genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişiler; genel sağlık sigortalısının sigortalı ve ya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan, kendi sigortalılığı sebebiyle gelir bağlanmayan eşi, 18 yaşını aşmamış, lise ve dengi öğrenim ve ya3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen çıraklık ve ya mesleki eğitim görmesi halinde 20 yaşını aşmamış, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yılını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile, yaşına bakmaksınız bu Kanuna göre malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocukları, ve geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca tespit edilen ana babasıdır.
4.3 Genel Sağlık Sigortasının Kapsamı Dışında Kalanlar
SSGSSK’nın 60/3 maddesine göre; işverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi, aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar, ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen, haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar, askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri, yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tâbi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye'de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tâbi olanlar, resmî meslek ve sanat okulları ile yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler, sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen hasta veya malûller, kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler, niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanlar, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler, kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar genel sağlık sigortasının kapsamı dışında kalırlar.
5.Genel Sağlık Sigortasının Başlangıcı, Tescili Ve Sona Ermesi
Genel sağlık sigortasının başlangıcı ve genel sağlık sigortalısın sayılmak için hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar, anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, tarımsal faaliyette bulunanlar sigortalı veya isteğe bağlı sigortalılar sigortalı olarak tescil edildikleri tarihten itibaren sigortalı sayılır ve ayrıca bir bildirime gerek olmaksızın tescil edilmiş sayılırlar.
Sigortalı ve isteğe bağlı sigortalı sayılmayanlardan, aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan yoksul vatandaşlar kurumca tescil edildiği tarihten itibaren; 65yaş kanununa göre aylık alan kişiler, şeref aylığı alan kişiler, vatani hizmet tertibinden aylık alan kişiler, nakdi tazminat ve aylık bağlanmasına hükmedilmiş kişiler, harp malullüğü ve terörle mücadele kanunu hükümlerince aylık alan kişiler, Dünya Olimpiyat ve Avrupa şampiyonluğu kazanmış sporcular ve  bunların ailelerine aylık bağlanmasına dair kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler aylığa hak kazandıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalı sayılırlar. Bunların dışında kalan vatansız ve sığınmacılar ise vatansız ve sığınmacı sayıldıkları, koruma, bakıma ve rehabilitasyonundan ücretsiz faydalanan kişiler ise koruma bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalı sayılır ve ilgili kurumlarca kapsama alındıktan sonra bir ay içinde kuruma bildirilirler.
Oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayanlar; Türkiye’deki yerleşim süresinin bir yılı geçtiği tarihten itibaren genel sağlık sigortalı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler.
İşsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar işsizlik veya kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalı sayılır ve Türkiye İş Kurumu tarafından işsizlik ödeneğinin bağlandığı tarihten itibaren bir ay içinde kuruma bildirilirler.
SSGSSK veya bu kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylığa bağlanmış olanlar, gelir veya aylıktan yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalı sayılır ve ayrıca bir bildirime gerek olmaksızın tescil edilmiş sayılırlar.
Genel sağlık sigortalısı sayılanların çocukları, ana ya da babanın tescil edilmiş olmasına bakılmaksızın ve ayrıca bir işleme gerek olmaksızın 18 yaşını dolduruncaya kadar genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlandırılır. 18 yaşından küçük çocuğun ana ve babası da yok ise primi devlet tarafından ödenmek üzere genel sağlık sigortalı sayılırlar.
Genel sağlık sigortalı sayılır iken durumunda değişiklik olan kişilerden; aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan yoksul vatandaşlar ve ya başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşlar durumlarında değişiklik olduğu tarihten itibaren en geç bir ay içinde kuruma başvurmak zorundadırlar. 
Yüksek öğrenim gören öğrenciler; yüksek öğrenimlerinin başladığı tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve yükseköğrenimlerinin devam ettiği sürece genel sağlık sigortalılıkları devam eder. Bu kapsamdaki öğrenciler yüksek öğrenimlerinin başladığı tarihten itibaren 1 ay içerisinde ilgili üniversitelerce genel sağlık sigortası giriş belgeleriyle kuruma bildirilirler.
Avukatlık stajı yapanlar; avukatlık stajına başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı sayılırlar ve avukatlık stajları devam ettiği sürece genel sağlık sigortalılıkları devam eder. Bu kapsamdaki stajyerler staja başladıkları tarihten itibaren bir ay içerisinde Türkiye barolar birliğince genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile kuruma bildirilirler.
Genel sağlık sigortalılığı, yerleşim yerinin Türkiye olmadığı veya 60 ıncı maddenin üçüncü fıkrası gereği genel sağlık sigortası kapsamı dışına çıkılan tarihten itibaren sona erer.
6.Genel Sağlık Sigortasından Sağlanan Hizmetlerin Kapsamı
Genel Sağlık Sigortasında Sağlanan hizmetleri 3 gruba ayırmak mümkündür;
-Sağlık Hizmetleri
-Yol Gideri, Gündelik ve Refakatçı Gideri
-Yurt Dışında Tedavi
6.1.Sağlık Hizmetleri
            Genel sağlık sigortası kapsamındaki sağlık hizmetleri, insan sağlığına zarar veren çeşitli faktörlerin yok edilmesi ve toplumun bu faktörlerin tesirinden korunması, hastaların tedavi edilmesi, beden ve ruhi kabiliyet ve melekeleri azalmış olanların işe alıştırılması için yapılan tıbbi faaliyetlerdir. Sağlık hizmetlerinin, kişilerin hasta olmamalarını sağlamak, hastalananların tedavisini yapmak, ve sakatların başkalarına bağımlı olmadan kendi kendilerine yeterliliklerini sağlamak gibi temel amaçları vardır.SSGSSK’nın 63.maddesine göre; koruyucu sağlık hizmetleri, insanların hastalanmaları yada analık hallerinde ayakta ve ya yatarak hekim tarafından yapılan muayene, ve yardımcı üreme yöntemi tedavisi gibi sağlık hizmetleri kurumca sağlanacak olan hizmetlerdir. Sonuç olarak, kurumca sağlanan tüm sağlık hizmetleri; korucuyu sağlık hizmetleri, hekim tarafından yapılan tedavi hizmetleri, diş hekimlerince yapılan tedavi hizmetleri, analığa yönelik tedavi hizmetleri, yardımcı üreme yöntemi tedavileri, ve sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedaviler için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbi araçlardır.
6.2. Yol Gideri Gündelik ve Refakatçı Giderleri
SSGSSK’nın 65.maddesine göre, hekimin ve ya diş hekiminin göreceği lüzum üzerine genel sağlık sigortası ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yerleşim yeri dışına yapılan sevkinde, ayakta tedavilerde kendisinin ve bir kişi ile sınırlı olma üzere refakatçisinin gidiş ve dönüş yol giderleri ve gündelikleri, yatarak tedavilerde ise gidiş ve dönüş tarihleri için gündelikleri ile yol gideri Kurumca karşılanır.
Sürekli iş göremezlik ve ya malulü durumlarının tespiti, kontrolü ve ya periyodik sağlık muayenesi amacıyla yapılan sağlık hizmetleri giderleri ile yol ve gündelik giderleri ise yine aynı şekilde ödenir.
6.3. Yurt Dışında Tedavi
SSGSSK’ya göre sayılan sağlık hizmetlerinin kural olarak yurt içindeki sağlık hizmet sunucularından sağlanması esastır. Ancak SSGSSK’nın 66. Maddesi gereğince sağlık hizmetlerinin yurt dışında sağlanabildiği durumlar;
-iş verenleri tarafından kurumca belirlenen usule uygun olarak ve ya kamu idareleri için özel mevzuatlarında belirtilen usule uygun olarak geçici görevle ve ya sürekli olarak yurt dışına gönderilenlerin,
-Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine yurt içinde tedavisi mümkün olmadığı tespit edilen kişilerin sağlık hizmetleridir.
            6.4.Kurumca Finansmanı Sağlanmayacak Sağlık Hizmetleri
                        SSGSSK’nın 64. maddesine göre kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri;estetik amaçlı sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığınca izin ve ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olarak sayılmayan hizmetlerdir.
7. Genel Sağlık Sigortasından Sağlanan Hizmetlerden Yararlanma Şartları ve Katılım Payı
7.1.Yararlanma Şartlar
SSGSSK’nın 76.maddesine göre sağlık hizmetlerinden yararlanmak için 18 yaşını doldurmamış kişiler, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, iş kazası ile meslek hastalığı halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, koruyucu sağlık hizmetleri, insan sağlığına zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, analık sebebiyle hekim tarafından yapılacak muayene, doğal afetler ve savaş, grev ve lokavt halleri herhangi bir koşul bulunmayan kişi ve ya durumlardır.
Buna ilaveten, isteğe bağlı sigortalılar, oturma izni almış yabancı ülke vatandaşları(ki burada yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmamaları gerekmektedir) genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıda sayılan şartla birlikte, sağlık hizmeti sunucuna başvurduğu tarihte prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması gerekmektedir.
            Ayrıca, hizmet akdiyle çalışanlar, kamu dairlerinde çalışanlar ve bağımsız çalışanlar zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren 10 gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanmaktadırlar.
7.2.Katılım Payı
Katılım payı, sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için genel sağlık sigortalısının ve ya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin aldıkları sağlık hizmeti bedelinin kanunla belirlenmiş belli bir oranı ve ya miktarını karşılamak üzere ödeyecekleri tutardır. Genel sağlık sigortasının kapsamındaki sağlık hizmetlerinin bazılarından katkı payı alınmaktadır. Örneğin; ayakta tedavide hekim muayenesi hizmetleri için 2 TL katılım payı alınır. Katılım payı, ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri için kurumca ödenen bedeller üzerinden; ayakta tedavide sağlanan ilaçlar için ise Kurumdan gelir ve aylık alan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için %10, kapsamdaki diğer sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için %20 olarak uygulanır. Yardımcı üreme yöntemi tedavisinde ise, katılım payı ilk denemede %30, ikinci denemede %25 oranında uygulanmaktadır.
2



[2]SSGSSK’nın 60,maddesi kapsamında genel sağlık sigortası sayılanların;herhangi bir sebeple silah altına alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi, hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta geçen süre, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarından geçici iş göremez ödeneği alan sigortalının iş göremediği süre, sigortalının greve iştirak etmesi ve ya iş verenin lokavt yapması hallerinde geçen süre, sağlık hizmeti sunucuna başvurulduğu tarihten son 1 yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödeme gün sayısı hesabında dikkate alınmaz.  


SSGSSK’nın 68. Maddesine göre sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmayacak haller ise; iş kazası, meslek hastalığı halleri, askeri tatbikat ve manevralarda sağlanan sağlık hizmeti, afet ve savaş halleri, aile hekimi muayeneleri, koruyucu sağlık hizmetleri, (sağlık kurumu raporu ile belgelendirmek şartıyla) kurumca belirlenen kronik hastalıklar ve hayati öneme sahip ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri ile organ nakli, kontrol muayeneleri, ile şeref aylığı alan kişiler, vatani hizmet tertibinden aylık alanlar, nakdi tazminat ve aylık alan kişiler, SHÇEK Kanunun hizmetine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler, Harp mamullüğü aylığı alanlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar, vazife malulleri ile Harp Okulları, Astsubay Meslek Yüksek Okulları, Polis Akademisinde okuyan ya da fakülte ve yüksek okullarda kendi hesabına, Silahlı Kuvvetler ve Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin okullarda geçen normal eğitim süreleridir.

8.Sonuç
            Genel sağlık sigortasının kökü ülkemizde çok da eskileri dayanmamaktadır. Avrupa’ya oranla ülkemizde çok geç kalınmış olan bu sistem halen daha pek çok revizeye tabi olmaktadır. Bu çalışma da kısaca özetlenmeye çalışılan genel sağlık sigortası, tanımı, gelişimi, kişileri ve uygulaması olarak açıklanmıştır. İsteklerine ve ekonomik güçlerine bakılmaksızın, ilerde ortaya çıkması muhtemel sağlık risklerine karşı sağlıklarının korunması ve ihtimal dahilindeki riskler halinde de masraflarının finansmanını sağlayan, toplumda adil ve etkili şekilde fayda sağlamayı amaçlayan primli bir sosyal güvenlik aracı olarak tanımlanan genel sağlık sigortası, kanunda belirtilmiş olan sigortalılar ve yine belirtmiş olunan onların bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsamaktadır. Bu sigortanın uygulama şekli, esasları ve sağlanan hizmetler ise yine kişilere göre bazı şartları gerektirmekte ya da gerektirmemektedir..
 Hiç kuşkusuz oldukça geniş bir konu olan Genel Sağlık Sigortası, bugün artık gerek ülkemizde, gerekse tüm dünya ülkelerinde, değişen dünya düzeni, ekonomik yapı ve çalışma dünyası ile birlikte tüm insanlığı bağlayan bir konu olup, her daim ilerlemektedir.


9.Kaynakça
-Genel Sağlık Sigortası Uygulama Rehberi, İsa KARAKAŞ, Adalet Yayınevi, Ankara 2008

-http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1.htm

-İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, AÖF, 4.Baskı, 4.Baskı, Haziran, Eskişehir 2009

-Sosyal Güvenlik Hukuku,AÖF,6.Baskı, Mayıs, Eskişehir 2011

-Türkiye’de Sağlık Hizmetleri  Finansmanı ve Genel Sağlık Sigortası, Emine ORHANER, Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl: 2006 Sayı: 1




KISA VADELİ SİGORTA KOLLARI


Hizmet Akdiyle ve ya Kendi Nam ve Hesabına Bağımsız Çalışan Sigortalıların Tabi Olduğu Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri

1)İŞ KAZASI
1.1 Tanımı ve Kapsamı
İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan hal ve durumları sonucunda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanabilir. 
‘’MADDE 13- İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,  c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.’’ (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1.htm)
Maddeden anlaşılacağı üzere bir olayın iş kazası sayılabilmesi için, kazayı geçiren kişinin sigortalı olması, sigortalının işyerinde ve ya işyerinden sayılan yerlerde bulunması, olayın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelmesi, kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması, kaza sonucu bedence veya ruhça özre uğraması ve bu unsurların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak iş kazası işin yürütümü sırasında meydana gelen olayı ifade etmekte ise de, yapılan işle ilgisi olmayan bazı hal ve durumlarda meydana gelen olayları da kapsamaktadır.
Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen olayların yapılan işle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın iş kazası sayılması gerekmektedir. Bu bakımdan sigortalıların avluda yürürken düşmesi, dinlenme saatinde top oynarken ayağının burkulması, bahçede meyve ağacından meyve toplarken düşmesi, tarlada çalışır iken traktör ile kaza geçirmesi, yemek yerken elini kesmesi, dinlenme odasında dinlenirken sobadan zehirlenmesi, işyerinde intihar etmesi,  işyeri sınırları içinde bulunan havuzda boğularak ölmesi, ücretli izinli bulunduğu sırada çalıştığı işyerindeki arkadaşlarını ziyaret için geldiğinde kaza geçirmesi, araçlarla çalışanların bu araçlarda geçirecekleri kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Ancak örneğin maden işletmeleri, kara yolları, demir yolları gibi işletmelerde çalışanların esas işini gördüğü yerden tamamen ayrı bir bölgede ve işin yürütümü ile ilgili olmaksızın bulunduğu sırada meydana gelen bir kazanın, olayın sadece işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden dolayı iş kazası sayılmasına imkân bulunmamaktadır. Diğer taraftan, dışarıdan bir etki veya herhangi bir olayla ilgili olmaksızın işyerinde geçirdiği bir kalp krizi veya başka bir hastalık nedeniyle vefat eden sigortalının ölümünün iş kazası olarak kabulüne imkân bulunmamaktadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılanlar bakımından “işveren tarafından yürütülmekte olan iş” ifadesiyle, sigortalının işyerinde veya işyeri dışında meydana gelen kazanın işverenin görevlendirmesi veya işin niteliği gereği yapıldığı sırada karşılaşabileceği kaza riskine karşı teminat altına alınmaktadır.
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde sayılan sigortalıların işyeri dışında yürütmekte olduğu iş nedeniyle meydana gelen kazaların iş kazası sayılacaktır. Kasaphane işyeri işleten sigortalının getirilen etleri almak için işyeri dışına çıktığında bir aracın kendisine çarpması, marangoz atölyesi işleten sigortalının işyeri dışında mutfak dolabı monte ederken ayağına parçalardan birinin düşmesi sonucu yaralanması ya da tarlasına giderken yolda traktörü ile kaza geçirmesi gibi kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir.
Sigortalının işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kazaların iş kazası sayılması gerekmektedir. Burada göz önünde bulundurulması gereken husus, meydana gelen kazanın işverenin sigortalıya vermiş olduğu görevle ilgili olup olmadığı, görevin yapılması için geçen süre içinde meydana gelip gelmediğinin tespitine bağlı bulunmaktadır. İşveren tarafından, işyerinde çalışan bir sigortalının işverenin evindeki bir malzemeyi almak üzere görevlendirilmesi halinde işverenin evine sigortalının gidip gelmesi sırasında uğradığı olayların iş kazası sayılması gerekmektedir.
 Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda geçirdiği kazalar da iş kazası sayılmaktadır. Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 inci maddesinin (a) ve (g) bentlerinde sayılan sigortalıların, 4857 sayılı İş Kanununun 74 üncü maddesine istinaden bir yaşına kadar, çocuklarını emzirmeleri için bu Kanunda belirtilen sürelerde sigortalının işveren tarafından ayrılan emzirme odasında veya çocuğun bulunduğu yer ile bu yere gidiş geliş sırasında ve emzirme sürelerinde geçirdiği kazalar iş kazası sayılacaktır.
Sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş-gelişi sırasında meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır. Burada önemli olan işverence sağlanan bir taşıtın bulunması ve sigortalıların işin yapıldığı yere getirilip götürülmeleri keyfiyetidir. İşverenin kiraladığı bir minibüs veya işyerine ait servis aracı ile sigortalıların sabah evlerinden işyerine, işin bitiminde de işyerlerinden evlerine getirilip götürülmeleri sırasında meydana gelen trafik kazası, tam olarak durmamış araçtan sigortalının inerken düşerek yaralanması veya araç içinde herhangi bir nedenle meydana gelen olay iş kazası sayılması gerekmektedir. Ancak, sigortalının işe gitmek için bindiği servis aracından indikten sonra yolun karşı tarafında bulunan işyerine geçmek için yolu geçerken uğradığı trafik kazası, sigortalının getirilip götürülme hali sona ermesi nedeniyle iş kazası sayılamayacaktır.
1.2 Bildirilmesi
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre; Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde sayılan sigortalılar  (yani ‘Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’)  ile 5 inci maddesinin (a), (b), (c) ve (e) bendinde sayılan sigortalıların, (yani hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların, aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim gören öğrencilerin, Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerlerin ve  Harp malûlleri ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre aylıkları hesaplanarak ödenen veya asayiş ve güvenliğin sağlanması ile ilgili kanunlara göre vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanların)[1] iş kazası geçirmeleri halinde işverenleri tarafından kazanın olduğu yerdeki yetkili kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma kazadan sonraki üç işgünü içinde; Ek 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalıştırılan sigortalıların ise kendilerince veya işverenlerince kolluk kuvvetlerine derhal, Kuruma kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir.
1





1.3 İş Kazalarının Soruşturulması
 Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerekirse Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından ve ya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir.
İş kazası bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme usulü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

2.MESLEK HASTALIĞI
2.1 Tanımı ve Kapsamı
     Meslek hastalığı, Kanunun 14 üncü maddesinde düzenlenmektedir. Maddenin birinci  fıkrasında, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, meslek hastalığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple meydana gelen veya işin yürütüm şartları yüzünden uğranılan hastalık, bedensel veya ruhsal özür halleridir. Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun; 
-kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi, 
- kurumca gerekli gördüğü hallerde, iş yerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbi sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve diğer belgelerin incelenmesi sonucunda Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur. (m14/2) (Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, AÖF,2012.s:146)
2.1 Bildirilmesi ve Soruşturulması
            5510 sayılı Kanunun 14. Maddesinin 2. Fıkrasına göre, aynı kanunun 4.maddesinin 1.fıkrasının
-(a) bendi (yani ‘Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar’)  ile yine 5. Madde kapsamında bulunan sigortalılar[2] bakımından sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen ve ya bu durum kendisine bildirilen iş veren tarafından, -(b) bendi kapsamındaki sigortalı bakımından ise (yani köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar) kendi tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak 3 iş günü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur.
            Meslek Hastalıklarının soruşturulmaları için de tıpkı iş kazalar gibi bir karara varılabilmesi için gerekirse Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından ve ya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir.
            Buraya kadar ele alınan iş kazaları ve meslek hastalıkları genellikle bir arada kullanılan kavramlar olmasına karşın görüldüğü üzere birbirinden farklıdır. Zira kaza zate kavram olarak da birden ortaya çıkan bir olgu iken, hastalık hele ki meslek hastalığı zamanla oluşur. Örneğin bir dokuma montaj işçisinin makinaya elini kaptırması ile bir maden işçisinin akciğer hastalığı oluşum süreçleri ve yapıları itibariyle birbirinden oldukça farklıdır..

3.HASTALIK VE ANALIK SİGORTASI
3.1 Tanımları ve Kapsamları
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 15. Maddesinde bir arada düzenlenen hastalık ve analık halleri sırasıyla; ‘Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar..’’ ile ‘Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri..’'(Bkz:5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu) olarak tanımlanmıştır.
2




Peki ama buraya kadar kısa vadeli sigorta kolları kapsamına giren bu dört başlıkta söz konusu durumların tanım ve kapsamlar hukuki temellerine dayandırılarak açıklanmaya çalışıldıysa, bu gibi durumlarda sağlanan hak ve yardımlar nelerdir?

4.SÖZ KONUSU HALLERDE SAĞLANAN HAK VE YARDIMLAR
4.1 Geçici İş Göremezlik Ödeneği
Kanunun 18.maddesinde düzenlenen bu yardıma göre;
’Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;
a) İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,

     b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) benti, (yani Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, kamu idarelerinde kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp sigortalı olması öngörülmemiş olanlar, ve sözleşmeli olarak çalışıp 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar)[3] ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden başlamak üzere her gün için,
c) Sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki sekizer haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önceki sekiz haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,
d) Sigortalı kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süreler için, geçici iş göremezlik ödeneği verilir.’’
 İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17. maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının üçte ikisidir.

Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği verilir.
4.2 Sürekli İş Göremezlik Geliri
            Bu gelire hak kazanabilmesi için sigortalının iş kazası ve ya meslek hastalığı sonucunda oluşan hastalık ve ya özürleri sebebiyle, Kurumca yetkilendirilen sağlık kurulları tarafından meslekte kazanma gücünün en az %10 oranında azalmış olduğunu tespit eden raporlarla ispat sağlanması gerekmektedir.
Gelirin hesaplanması ise yine sigortalının meslekte kazanma kaybının oranına göre şekillenmektedir. Öyle ki sürekli tam iş göremezlikte sigortalıya aylık kazancının %70 i oranında gelir bağlanır. Öyle ki İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun olduğu tarihten, meslek hastalığı veya hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki oniki aydaki son üç ay içinde 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır. Bu surette bulunan günlük kazanç; iş göremezliğin başladığı veya gelirin bağlanacağı tarihten geriye doğru oniki ay ve daha öncesine ait ise güncelleme katsayısı ile güncellenerek hesaplanır.[4] Sigortalının sürekli iş görmezlik geliri; geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi, geçici işi görmezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait sağlık kurulu raporu tarihini takip eden aybaşından başlar.

4.3 Hak Sahiplerine Gelir Bağlanması
       Bir sigortalı bir iş kazası ve ya meslek hastalığı neticesinde ölmüş ise, Kanun hak sahiplerine ölüm sigortasındaki esaslara göre paylaşımı gerçekleştirilen gelir bağlanacağını düzenlemektedir. Buna göre ölen sigortalının aylık kazancının %70 i güncellenerek ölüm sigortasını düzenleyen 34.madde hükümlerine göre göre gelir

4





olarak bağlanır. Bu maddeye göre ölen sigortalının dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75'i, çocuklardan 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların, Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının her birine % 25'i, çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine % 50'si oranında aylık bağlanır. Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde, ana ve babaya çalışmaması ve gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 25'i oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması, gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın % 25'i oranında aylık bağlanır. Ancak burada belirtmek gerekir ki hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Yani bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.[5]
4.maddenin birinci fıkrasının b bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.( İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, AÖF,2012)
İş kazası ya da meslek hastalığı sebebiyle ölüm halinde hak sahiplerine Ölüm Sigortası başlığı altında düzenlenmiş Cenaze ve Evlenme Ödeneklerinin verilmesi Kanun’da (37. Madde) ön görülmüştür. Bu kanuna göre Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların, evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir. Evlenme ödeneği alan hak sahibinin aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
5





boşanması halinde, bir yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya aylık bağlanmaz. Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren yukarıda incelenen 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.

4.4 Emzirme Ödeneği
            Analık sigortasından sigortalı kadına ve ya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeni ile sigortalı erkeğe, 5510 saylı Kanunun 4.maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendleri kapsamındaki sigortalılardan; kendi çalışmalarından dolayı gelir ve ya aylık alan kadına ya da gelir ve ye aylık alan erkeğin sigortalı olmayan eşine her çocuk için yaşaması şartıyla doğum tarihlerinde geçerli olan ve Kurum Yönetim kurulunca belirlenip, Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden Emzirme Ödeneği verilir.
            Bu ödenek için Kanunun 4.maddesinin (a) bendi kapsamında olanlar için doğumdan önceki 1 yıl içinde en az 120 gün kısa vadeli sigorta kolları primi bildirilmiş olması, (b) bendi kapsamında sigortalı olanlar için ise doğumdan önceki 1 yıl içinde kısa vadeli sigorta kolları primi yatırılmış ve genel sağlık sigortası primi dahil prim ve pirime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması şarttır.
            Emzirme Ödeneğine hak kazanan sigortalılardan sigortalılığı sona erenleri bu tarihten başlamak üzere 300 gün içinde çocukları doğarsa sigortalı kadın veya eşi Analık Sigortası haklarından yararlanacak, sigortalı erkek doğum tarihinden önceki 15 ay içinde en az 120 gün prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden yararlandırılır.
  
Sonuç
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda düzenlenen Kısa Vadeli Sigorta Kolları; İş Kazası, Meslek Hastalığı, Hastalık ve Analık Sigortalarını kapsamaktadır. Kanuna göre İş kazası halinin oluşmuş olması için kazayı geçiren kişinin sigortalı olması, sigortalının işyerinde ve ya işyerinden sayılan yerlerde bulunması, olayın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle meydana gelmesi, kaza ile sonuç arasında uygun bir illiyet bağının bulunması, kaza sonucu bedence veya ruhça özre uğraması ve tüm bunların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Meslek hastalığı ise, her ne kadar İş Kazası başlığı ile birlikte anılsa da, ondan farklı olarak; sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanmaktadır. Hastalık ve Analık Sigortaları ise; 
‘’Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar..’’ ile ‘Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri.’’ olarak düzenlenmekte, ve bunların neticesinden doğan bir takım hak ve yardımlar ele alınmaktadır.
Geçici İş Göremezlik Ödeneği, Sürekli İş Göremezlik Geliri, Hak Sahiplerine Gelir Bağlanması, Emzirme Ödeneği şeklinde sıralanan bu yardımlar ise, İş Kazası, Meslek Hastalığı, Hastalık ve Analık durumlarının ardından, doğrudan sigortalıya ve ya dolaylı olarak hak sahiplerine gelir ve haklar tanıyan düzenlemelerdir.
Kısa Vadeli Sigorta Kollarının etki alanı çok daha geçici, ve kısa süreli bir periyotta yer alırken, Uzun Vadeli Sigorta Kollarını hayatta etkisi biraz daha farklı bir boyuttadır. Zira Kısa Vadeli Sigorta Kollarına oranla çok daha daimi süreli bir takım düzenlemeleri barındırmaktadır. Bu yüzden Kısa Vadeli Sigorta Kollarının sosyal sigortalar kapsamındaki yeri ve önemini ayrıntılı kavramak, hiç kuşkusuz ki Uzun Vadeli Sigorta Kollarının da incelenmesiyle daha da mümkün olacaktır.




Kaynakça
1)http://Www.Resmigazete.Gov.Tr/Eskiler/2006/06/20060616-1.Htm
2)506 Sayılı Soyal Sigortalar Kanunu Ve 4952 Sayılı Sosyal Sigortalar (Kurumu) Kanunu, Demicioğlu, Ankara 2003
3)İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, Aöf,2012
4)Sosyal Güvenlik Hukuku, Anadolu Üniversitesi, Aöf,2012
5)Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından: Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulama Tebliği, 28 Eylül 2008 Tarihli Resmi Gazete, Sayı: 27011
6)Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, Mess Yayın,2006,
7)T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı-Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü- G E N E L G E 2011/50- Kısa Vadeli Sigorta Kolları Uygulamaları
8)Türkiye’de Sosyal Güvenliğin Dönüşümü, Şenay Gökbayrak